Türkiye'nin kömür başkenti Zonguldak, tarihi ve doğal güzellikleriyle göz kamaştırıyor. Karadeniz Ereğli, Çaycuma, Gökçebey, Alaplı, Kilimli, Devrek, Kozlu ve Zonguldak Merkez olmak üzere 8 ilçesi bulunan Zonguldak'ın tarihi ve turistik yerlerini keşfetmeye ne dersiniz?

Zonguldak’ın bilinen en eski tarihi Hititlerle başlar, ve o dönemlerde adı “Palla” dır. Zonguldak daha sonra sırasıyla; Frigler, Lidyalılar, Persler, Makedonlar, Pontuslar, Romalılar, Bizanslılar, Cenevizliler, Candaroğulları, İlhanlılar ve Osmanlı egemenliğinde yaşamıştır. Tarihi çok zengin olan Zonguldak’ın gezilecek önemli yerlerini sizler için derledik…

KARA ELMASIN HİKAYESİ

Zonguldak’ın kömürle olan serüveni 19. yüzyılda başlar. O dönemlerde gemilerde buhar gücü kullanıldığı için kömür büyük önem kazandı. Ticâret gemileri gibi savaş gemileride buharla çalışıyor ve buhar da kömürle temin ediliyordu. Henüz Osmanlı topraklarında kömür bulunamamıştı. Sultan İkinci Mahmud Han, Osmanlı toprakları içinde mâden kömürü bulacaklara mükâfat vereceğini bir fermanla îlân etti. Orduda da askerlere mâden kömürü tanıtılarak terhislerinde memleketlerinde bu mâdeni aramaları ders olarak anlatıldı.

zonguldak kara elmas

1829 senesinde Ereğli ilçesinin Kestanelik Köyünde oturan Uzun Mehmed bir gün deniz kenarına iner. Bir fırtına sebebiyle “limancık” isimli kuytu bir köşeye sığınır. Isınmak için ateş yakar ve az sonra ateş etrafındaki siyah taşların yanarak kor hâline geldiğini görür. Uzun Mehmet heyecanlanır ve “Buldum, kömürü buldum” diye bağırır. Askerliğini deniz eri olarak yaptığı sırada öğretilenlere çok benziyordu buldukları. Daha sonra bir küfe dolusu kömürü sırtına yükleyip İstanbul'a geldi. İstanbul'da yapılan incelemelerde bunun kömür olduğu anlaşılarak Pâdişâhın fermanı ile Uzun Mehmed'e 30 altın mükâfat ve ölünceye kadar 6 altın maaş bağlandı. “Kara elmas” denilen kömür yatağını bulan ve ülkeye önemli bir yeraltı zenginliğinin kazandırılmasında pay sahibi olan Uzun Mehmed'in hâtırası için Zonguldak'ta bir anıt dikilidir. Türkiye’nin yeraltı kaynakları açısından zengin illerden biri olan Zoguldak’ın tarihi ve turistik yerlerine bir göz atalım…

ZONGULDAK’IN GEZİLECEK YERLERİ

GÖKGÖL MAĞARASI

Zonguldak'ın 5 kilometre güneydoğusunda bulunan Gökgöl mağarası, yatağına derince gömülmüş Erçek Deresi'nin doğu yamacında yer alır. Kollarıyla birlikte toplam uzunluğu 3.350 metredir. Zonguldak’ın 2. en uzun mağarasıdır. Traverten, sarkıt, dikit, perde, akma damlataşları, makarna sarkıtlar, mağara gül ve iğneleri su dolu damlataş havuzları mevcut. Astım hastalığına iyi geldiği söylenmektedir.

zonguldak-gezi-rehberi

Gökgöl Mağarası

FİLYOS KALESİ

Romalılar tarafından yapıldığı düşünülen kale, kentin denize hakim bir noktası olan bir burun üzerinde kurulmuştur. Güçlü ve heybetli bir görünüm kazandırmak düşüncesiyle yapımında iri taşlar kullanılmıştır. İlk yerleşim yeri, kentin kuzeyindeki kale tepesi üzerindedir. Bugün burada ortaçağ kalesine ait duvarlar ile Helenistik-Roma dönemlerine tarihlenen kule kalıntısı bulunmaktadır. Kale tepesinin doğusunda mermer sütun ve kaidesi, mermer yazıtlı levha, taş lahitler ve tuğla mezarlar ortaya çıkarılmıştır.

KAPUZ PLAJI

Kapuz Plajı, şehirde denize girmek için tercih edilen yerler arasında ilk sıradadır. 2015 yılında mavi bayrakla ödüllendirilmiş, Zonguldak’taki tek mavi bayraklı plaj olma özelliğine sahiptir. Zonguldak şehir merkezinde yer alan Kapuz Plajı, 180 metre uzunluğunda ve 25 metre genişliğinde olup kumdan bir sahile sahiptir.

Zonguldak Ereğli

Zonguldak Ereğli

CEHENNEMAĞZI MAĞARALARI

Karadeniz Ereğli İlçesi, İnönü Mahallesi’nde bulunmaktadır. Bu bölge Antik dönemin Acheron Vadisi olarak bilinmektedir. Zonguldak il merkezine uzaklığı 50 kilometredir. Kdz.Ereğli Müzesi'ne bağlı örenyeri olarak faaliyet gösteren Cehennemağzı Mağaraları, yanyana sıralanmış üç mağaradan oluşmaktadır. Birinci mağara, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci mağara, Kilise Mağarası olarak bilinmektedir. İlk kısmın zemini orijinal bitki ve geometrik motifli mozaik ile döşenmiştir. Mağaranın ikinci kısmının doğu duvarında küçük bir kavis vardır ve bu kavisin önünde basamaklar bulunmaktadır. Bu mağara, oldukça eski bir Hıristiyan kilisesidir.

İkinci mağara, Koca Yusuf Mağarası olarak adlandırılmıştır. Bu mağara, 11-12 metre yüksekliğindeki bir yamacın üzerinde bulunmaktadır. Yamacın üzerinde yer alan dar bir girişin ardından 3 basamaklı bir merdiven aracılığı ile mağaranın içine girilmektedir. Mağara, yaklaşık 1,5 kilometre boyunca dağın içine doğru devam etmektedir. 1960’lı yıllarda mağara tavanından düşen kaya parçası, yolu kapatmıştır ve sadece 350 metrelik bir yol kullanılabilmektedir.

Üçüncü mağara, yüzölçümü olarak en büyük mağaradır. Ayazma Mağarası adıyla bilinmektedir. Bu mağaranın zemini taban suyu ile kaplı haldedir. İnsan eliyle yapılan birinci ve ikinci mağaralara su sarnıcı görevi gördüğü düşünülmektedir.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları



Disqus Yorumları